19 Mart 2013 Salı

Etkileşimsiz (6)

YAĞMUR

Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağmıyor. Ağaçlar rüzgârda savrulurken uğursuz hışırtılarla büyülemiyor beni. Damlalar hışımla vurmuyor cama. Bahçeye çıkmıyorum. Çamur. Ayaklarım üşüyor. İki büklüm eğiliyorum yere. Bu karın ağrısı, bu boşluk… Gök üstüme kapanıyor. Siyah. Konuşmuyorum kimseyle. Anlatmıyorum. Dinliyorlar. Saklıyorum.

Kimse bana ‘saklım’ demedi bugüne kadar. İçim boşalıyor paçalarımdan.

17 Mart 2013 Pazar

Etkileşimsiz (5)

İYİLİK HALİ


Nerede kalmıştık. Unuttum. Başladığım yerden gittim, uzağımda nefes aldım, döndüm. Sen mesafeleri seversin. Yanlış oldu. Sen mesafeleri yaratıp yaratıp aşmayı seversin. Güçlü adamların yaptığı kadırgalarda fırtınalara göğüs gerersin de kafanı çevirip bakmazsın önündeki denize. Hayır. Bilerek abarttım. Bakarsın. Bilirim. Bazen bakarsın, bazen gözünün ucuyla bakarsın.

Gittiğim yerde seni düşündüm. İkimiz arasındaki noktaları saymaya çalıştım, başaramadım. O zaman ikimiz arasındaki doğru parçası dışındaki tüm noktaları saymaya karar verdim. Evet akıllıca bir karar değildi. Akıldan bahseden kim? Mesela dedim ki; O, Necib Mahfuz’un ‘Midak Sokağı’ romanını kesinkes okumamıştır. Ben de okumadım. Seninle kim bilir kaç yüz, bin, yüz bin ortak noktamız var. Yapmadıklarımız bizi birbirimize bağlıyor, yaptıklarımız ayırmıyor. Bu iyi. Her şey 'doğru' olmak zorunda değil.

7 Mart 2013 Perşembe

6 Mart 2013 Çarşamba

Etkileşimsiz (3)

SENBİLİRSİNBENBİLMEM

Yine aynı kafedeyim. Sana neresi olduğunu söylemeyeceğim. Beyaz saçlı, gözlüklü, altmışlarında, bir ayağı geride, iki eli kitabında, bir tuhaf adam karşı masada. Sessiz bir planın eşiğindeyiz. Hani şu Paris özentisi şapkasıyla etrafına göz süzen, bir yandan da telefonun diğer ucundaki (niye 'diğer' yazılır ki? Telefonun iki ucu var. Birinde kendisi, diğerinde diğeri. 'Diğer' fazladan bir sözcük. Bugünlerde kafam karışık biraz. Kadın kendine bağırmıyor ya.. Kadın dünyaya bağırıyor aslında. Evet evet, öyle ve beyaz saçlı ile ben, onu öldürme arzusu ile yanıp tutuşuyoruz. Gözlerimiz buluştuğunda anlıyorum. Ama bir dakika, bu cümle parantez dışı bitmeliydi. Her şey birbirine karıştı. Zaten bunlardan sana ne! Bunlardan tüm dünyaya ne! Hayır, bağıran kadın ben değilim. Kendimi niye öldüreyim? Bütün bu cümleleri hizaya sokmam lazım. Olmuyor. Köşeli parantez, parantez içi ünlem, üç nokta iki parantez? Sen bilirsin bu işleri. Sen bilirsin, ben bilmem. Sanırım sana biraz gıcık oluyorum. ! ))]...?

5 Mart 2013 Salı

Etkileşimsiz (2)

KIZGIN

Her şeyi unutuyor bu adam. Avuç avuç erikleri ceplerimize doldurup, yıkık duvarların üstünde geçirdiğimiz sıcak öğleden sonralarını hatırlamıyor. Anlamak mümkün değil.

Ellerimi iki yana açtım, şaşkın şaşkın sana bakıyorum. Bir kaşını kaldırıyorsun. Sıkıntılısın. Bütün bunlar fazla senin için. Yutkunurken adem elman.. Bir dakika.

Elman.

Güzel bir isim olabilirdi bir çocuğa. Pembe yanaklı topaç bir oğlan.

Sen Elman diye birini hiç tanımazsın. Görsen çıkaramazsın.

Git buradan, sana erik yok artık. Git eriklerini, kilosu bilmem kaç liradan, hava alsın diye delikleri özenle açılmış yarım kiloluk kutularda al. Parasını cebinden çıkar, ver. Ver ki sadece senin olsun.

Ama alacağın olsun be adam, alacağın olsun.

4 Mart 2013 Pazartesi

Etkileşimsiz (1)

SORGU

Tatlı tatlı konuşuyor. Sakin. Her zaman. Kontrolden çıkmaz, çıkamaz. Kontrollü bir şekilde yoldan çıkmayı yazar yazar. Yazar yazar. Yazar ne iş yapar?

3 Mart 2013 Pazar

Etkileşimsiz

GİRİŞ

Sana yazabilmek için her yolu deniyorum.

Sırt üstü yattım, tavana baktım. Deniz kenarına gittim soğuk aldım. Yan döndüm, ters döndüm, düşündüm, okudum, unuttum, yeniden buldum, kızdım, kızdım, kadın oldum, üzüldüm.

Bugün, birinci gün. Gün bir. Bir gün, bu gün.

Sen söz oyunlarını sevmezsin. Sen söz oyunlarını seversin. Sen söz oyunları(m)ı sevmezsin.

Ben oyunları severim, oyun-bozanları bilmem. Seni bir oyuna davet edecek değilim. Ama seni öldürecek de değilim. Fakat bir ihtimal diriltebilirim. Ağırlığınla, tahta evin döşemelerini gıcırdata gıcırdata bana gelebilirsin. Üzerime eğilip nefesini üfleyebilirsin. Benim gözlerim yaşarır ya da yaşarmaz. Bu etkileşimsiz bir oyun.

Göz ucumun kenarından sarkıyorsun. Kirpiklerimin ucuyla bakıyorum sana. Her an düşe-yazabilirsin. Düşlerden düş beğen kendine koca adam. Kork benden. Geceleri...

"Yazmak Eylemi" demiş yazarlardan bir yazar. Alıyorum bu eylemi, beğeniyorum, özeniyorum, yelteniyorum, hadi canım oradan, bal gibi taklit ediyorum. Başlıyorum. Benim seçtiğim konu hem var hem yok. Hem ölü hem canlı. Çok var hiç yok. Bitti ve yeni başlıyor. Başlıyor...