4 Ağustos 2012 Cumartesi

Gökhan Yılmaz - Biraz Kuşlar, Azıcık Allah



Kadın adamı alır, çantasına koyar. Parasını verir, kasa susar. Buyrun efendihanım derler, kapılar açılır, kadın çıkar, kapılar kapanır. Adam çantada kıvrılır yatar. Kadın gülümser, mutlu. Eve gelince ampul yanar, kedi kalkar, adam anlatır kadın dinler, kadın susar adam coşar. Sözcükler cümleleri, cümleler hikayeleri, hikayeler yazarları kovalar. Zaman korkmuş bir kirpi gibi tepeden yuvarlanır. Sonra birden “Bitti.” der adam. Bitti. Kadın aniden kendine gelir, hışımla kalkar, bağırır:
-“Terbiyesiz! Bir efendihanıma söylenecek sözler miydi bunlar? Baştan çıktım bak şimdi. Kim düzeltecek düzeni?”
-“Ben değil herhalde.” der adam.
-“Ben de yapmam, baştan söyleyeyim.” der kadın. Susup kediye bakarlar. Kuyruk de onlara bakar. Kısa bir yazı karşılığı iki kutu yaş mama alımına başlamak için kadın kalkar, mutfağa gider. Kuyruk klavyenin başına oturur. 

“Adın ne? Ana adı, baba tadı? Nüfusa kayıntı olduğun yer? Kimleri sevdin, kimleri çözdün? Bu kitabı neden yazdın?”
Adam “Hey bismallah.” der. “Tabi azıcık Allah.” diye mırıldanır Kuyruk.
-“Okudun da mı soruyorsun bu soruları?”
-“Kokladım. Tamam tamam, devirme gözlerini, içerideki işe gittiğinde ondan kalan kırıntılara bakarım şöyle biraz. Bazen güzel olur ama bazen de “Aman Allahım, ne düşünüp almış bu kitabı?” derim. Gerçi kendi de okumaz onları. “Bir gün mutlaka..” diye diye aylarca başucunda tutar. Ama bak benden duymuş olma, seninkini bir lokmada yuttu ve pek etkilendi. Ondan beni klavyenin başına oturttu böyle. Kuyruk muyruk, bir takım isimler, alengirli hareketler falan hep bundan, özendi sana ne yaparsın. "Aman pek güzel yazmışsın." deyip bir fincan çay, iki dilim kek verilecek kitap değil seninki. Hırçınlığı da ondan. Kıskandı”
-“Kek fena olmazdı.”
-“Kitabının adamı değilsin ama adam gibi kitap yazmışsın.”
-“Yazarlar da kek yer.”
-“Ama ben bunu bilmek istemem. Onları hep yazarken hayal ede..”

“Düzelttiniz mi düzeni?” diye sorarak içeri girer kadın. “Seninki kek istiyor.” der Kuyruk. Kadın rahat bir nefes alır. Adam kekini yerken kadın, bu kadar genç bir yazarın ilk kitabındaki derinliğe ve bu derinliklerde keşfettiklerini anlatmak için uydurduğu dile ne kadar hayran kaldığını tekrar düşünür.