tag:blogger.com,1999:blog-14498756950429060172024-03-14T09:58:43.984+03:00RÜYA TACİRLERİYazar olma rüyası içinde kaybolmuş bir babanın, rüyalara meraklı kızı ve onun uyduruk hikayeleri.Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.comBlogger44125tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-40428182037953254962017-01-09T23:19:00.000+03:002017-01-09T23:22:38.881+03:00KATİL<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: large;">sen benim saklım ol bundan sonra. kimselere söyleyemediğim, gözüm gibi koruduğum, üzerine titrediğim ol. madem kimselere söyleyemedin beni, utandın, korktun, çekindin, şimdi ben de seni alıp en derinime gömüyorum o vakit. gözlerin karanlığa alıştığında anlat bana gördüklerini. saklı tutulmak insanı bilge yapar. gün ışığına çıkamazsın, çıkıp da yüzünü güneşe dönemezsin, loşluklarda durur görünmemeye çalışarak gözlersin. insanlarda kendine bakarsın, sende ne gördüklerine, gördüklerinde göremediklerine. onların bilemedikleri seni üzer. üzer. üzer. bilsinler istersin, bilirlerse daha çok, daha çok, daha çok... her şey daha çok sanırsın. değilse değildir ama sen hep sanırsın. ben çok üzüldüm. onların bilmedikleri her şeyimi çirkin sandım. soldum. sindim. şimdi sen de benim saklımsın sevgilim. bunu bilmeyeceksin hiç. solmayacaksın. sinmeyeceksin. öyle sanacaksın. içimde solgun bir umut var şimdi. öleceğine dair. </span></div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-35078035975118406872017-01-09T21:14:00.001+03:002017-01-09T21:34:43.491+03:00VAR<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: large;">odanın bir köşesinde eski spor ayakkabıların. kim bilir kimden kalma. bir köşede yüzyıllar öncesinden bir nefes. tavanın sağ köşesinde babaannenin gözü. dedenin hırıltısı camın buğusunda. her şey asılı saniyenin bir milyonda birinde. ben yokum hiçbirinde. o kadar başarılıyım ki yok olmakta, saniyenin milyarlarca birinde bile yokum artık. otuz beş senedir bu evdesin. bu evin duvarlarında, çatısında, penceresinde, eşiğinde, her yerindesin. sen var olmakta o kadar başarılısın ki bana yok olmak dışında bir şey kalmıyor. git dedin gidemedim. kal dediğinde yerleşemedim. o kadar varsın ki. yok olmandan korkuyorum. geçen her saniye seni belirginleştirirken beni siliyor. yüzüm tedirgin bir kuş. sana bakıyorum. uçup kaçacak bir bakış. uçup konmak isterken birden neden olduğunu hiç anlamadan pencereden kaçacak bir bakış. ürkekliğinden mi bilinmez. bu dünyada hiçbir şey bilinmez aslında. korkuyorum dedim anlasana. </span></div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-51419332236136956362016-12-13T00:33:00.000+03:002016-12-13T00:33:23.395+03:00KOŞ<h3>
kütlesi çok büyük bir gezegen benimki. her bir elim fil ağırlığında. tutamazsın. sen hafifsin sevgilim. sen kuşlar gibi gezgin. benim her bir bacağım bir ton. nasıl geleyim. sen git hadi, çağırma beni. kızıyorsun üzüntüme. nasıl anlatayım yalnızlığımı. bakmıyorsun yüzüme, baksan kaçardın. sen uç. kanatların var. isteğin var. neşen var. o kadar güzelsin ki kendimden nefret ediyorum bazen. senin gibi olayım istiyorum, senin gibi uçucu, berrak, eflatun. olamıyorum. yapamıyorum sevgilim, senin için bile yapamıyorum. insan sevdiğinde koşamıyorsa hiçbir zaman koşamaz. sen koş. </h3>
<div>
<br /></div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-23638302577094078382016-07-29T02:28:00.001+03:002016-07-29T02:28:15.237+03:00Etkileşimsiz (21)<span style="font-size: large;">UMUT</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Sana söylemek istediğim hiçbir şey, sana söylemek istediğim gibi çıkamayacak ağzımdan. Aramızdaki boşlukta kendi ağırlıklarına dayanamayıp düşecekler bir bir. Üzerine basmadan yürümeye çalışacaksın önce. Dikkatli. İtinalı. Ben devam edeceğim inatla. Gözlerimi gözlerine kenetleyip deneyeceğim. Ellerini ellerime alıp. Hiçbir şey sözlerin ağırlığına dayanamayacak. Tutamayacağım seni. Tutunamayacağım. Uzayın bu karanlık noktasında, bir ihtimal birbirini bulduğunu sanan iki bakış, birbirini sadece tek noktada kesecek. Ve gidecek. Geride sadece sözcükler kalacak. Kopuk. Unutkan. Eskimiş. Bıkkın. Belki bir gün geriye dönüp tekrar bakarız onlara. Benimkileri senin sanarız, seninkileri benim. Belki o zaman bağlanırlar. Belki hatırlarız o zaman. Belki yenileniriz belli mi olur. Belki bir heyecan olur. Belki aşk. </span>Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-58610288075761235452016-07-09T14:54:00.002+03:002016-07-09T14:54:56.915+03:00Etkileşimsiz (20)<span style="font-size: large;">SİLGİ</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Kollarım yana sarkmış. Parmaklarım. Parmaklarım. Dünya nerede? Zaman içimi deliyor. Baba. Tek dokunabildiğim uçuğum. Bir yabancı gibi dudağımın kenarına konan. Gittikçe büyüyen, kendimi bana hatırlatan. Bedenimin sınırlarını belirleyen o ince sızı. Dokunduğum her yer. Hayır. Bana dokunan her ten. Hayır. Dokunmayan her şey. Siliniyor. </span>Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-86328046781725226512016-06-24T12:11:00.001+03:002016-06-24T12:11:56.379+03:00not<h3>
<span style="font-weight: normal;"><i>bu boşluğun bir suçlusu yok. içimdeki uzay gittikçe büyüyor büyüyor büyüyor. her yer hücrelerimle dolu. kendimi göremiyorum. sesimi duvara çarpıyorum geri gelmiyor. kendimin içinde kalakaldım şaşkın. dedim ki... ne çok şey dedim. ne çok şey ettim. yüzlerce dakika gün sayı insan an. gelip geçiyor. ben gelip geçiyorum. hayır geçemiyorum. kendimi denize bırakmak istiyorum bir şişe gibi. içinde not olan bir şişe. bir gün biri o notu bulup bana okusun diye. günler geceler boyu açık denizlerde, güneşte ve fırtınada, iyi ve kötü günde, rüzgarda, suların içinde bata çıka. yorgunum. </i></span></h3>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-44665265647868384792016-02-28T22:06:00.002+02:002016-02-28T22:06:34.275+02:00ol<span style="font-size: large;">bana babamı sor. bana rüyamı dinle. bana gel, bir daha gitme. ya da git. gideceksen önce git, gelmeden önce. bütün gitmelerini git öyle gel. bana ne kadar güzelsin de. bak. bir daha bak. sus. ama öyle bir sus ki... olmaz mı? </span>Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-42738132541889313972015-05-17T23:30:00.002+03:002015-05-17T23:30:54.304+03:00cüret<span style="letter-spacing: 0px;"><span style="font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: large;">gözleri gözlerimde, elim çatalımda, sözler masada, kadın yanımda, kadın karşımda, kadın sağımda, adam nabzımda. sözcükler geliyor, sözcükler bakıyor, sözcükler dokunuyor, gülümsüyor, öpüşüyor, sevişiyor masada. utanın. herkesin içinde bu ne cüret. göz göre göre ten tene yasaktır buralarda. bu kimin kadını, bu nerenin adamı. suç bu. apaçık işte her şey. olmamalıydı. bir şey olmamalı ise olan şey şuçtur. durmuyor. akıyor. gidip geliyor. canlanıyor. hızlanıyor. büyüyor. herkes görüyor. kokuyor bu diye haykırıyorlar. nefes alıyor. solukları aramızda ılık rüzgarlar. saçlarım havalanıyor. kadın ittiriyor. düşüyorum. düşüyorum. üşüyorum. elleri. çok yumuşak. çok sert. adım ağzında. adam biliyor. kadın kızıyor. ben hatırlıyorum. </span></span>Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-27737921071348290952015-05-01T23:38:00.001+03:002015-05-03T21:02:15.254+03:00gazap<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: Helvetica;">
<span style="font-size: large;">ah yazmak, saçların uzun, belime dolanıyor, ellerin yapış yapış, neyi tutsam bulaşıyorsun, çıkmıyorsun, gitmiyorsun, koynuma girmiyorsun. bakıp bakıp kaçma kapı aralarından. seni yakalarsam altıma alırım, saçlarını ellerime dolar canını yakarım. odalarında dolaşma evimin. bahçesinde gezme. çiçeklerimi koklama bir daha. pencerenin önüne oturup da dışarıya bakma, kararan güne, bulutlara, yağmura, yıldıza, aya, hiçbir şeye ama hiçbir şeye bakma bir daha. kör olsun gözlerin, dilin suskun. sessizliğim kulaklarında çınlasın bir tek. günler geceler boyu sessizliği dinle, sessizliği kokla, içine çek boşluğu. ciğerlerin yansın yokluktan. kimselere söyleyecek sözün kalmasın. köşe bucak kaç insanlardan. yatağın soğuk, ekmeğin kuru olsun. bir damla merhamet yok içimde sana karşı. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: Helvetica; min-height: 13px;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<br />
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: Helvetica;">
<span style="font-size: large;">divanı kaldırdım pencerenin önünden. ağacı kestim. kuşları öldürdüm. kediyi boğdum. perdelerin ağzı kapalı. güneşin hayaleti dolaşıyor aralarda. kim dayanabilir bu ıssız yaşama? kaçıp gitmek için tetiktesin biliyorum. bir anlık boşluğumu bekliyorsun. gidemiyorsun. hiçbir şey seni durduramazdı. diktim gözlerimi gözlerine, yapabiliyorsan sök şimdi. kelimelerin yalanı, laneti üzerimize olsun, onlar da yetmezdi durdurmaya. bu boşlukta geriye bir tek bakmak kaldı. aksime.</span></div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-454393857628926372015-01-04T23:54:00.000+02:002015-01-04T23:54:44.530+02:00YANIK<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif;"><span style="line-height: 115%;">Göğsümün tam
ortasında, nefesimi boğazlayan bir sızı gibi yazdın bana. Yazdın. Hiç bakmadın.</span>
</span><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif;">Yüzünü görseydim <b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><em>korkardım. Masum olduğuna inanmadım hiç. Kaçmaya
çalıştım, inan. Birilerinin gittiği zamanlarda aldım seni içeri, mecburdum.</em> </b>Boşluğumun
bekçisi oldun. Yokluğun her yerimi kapladı. Bütün
alem bir uykuya daldığında sesini bekledim. Mavi. Serin. <b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><em>Korkunç. Gözlerimi yumdum sımsıkı kokuna. Derimin üstünde ellerin,
insafsız. Yalvardım ağladım. Git...</em> </b>Gelmedin. Ağaçların altında gölgeni
aradım. Kurumuş yaprakların altında ellerini. Seni gömdüğüm yeri bulamadım. Yatağın
başucunda bir bardak. Bardağın içinde takma dişlerim. Uçsuz bucaksız kum
tepelerinden dünyaya bakıyorum. Güneş nefesimi boğazlayan bir sızı gibi. İçime çekiyorum.</span>
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><o:p></o:p></b></span></span></span></div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-10152565917035574832014-05-25T16:26:00.001+03:002014-05-25T16:35:42.056+03:00PİŞMİŞ<br />
<div style="text-align: justify;">
Yaşlı bir kadın olmayı özlüyorum. Takma dişlerim bardağın içinde yatıyor. Dudaklarım açmamış bir gül, yüzümün ortasında. Zaman mahmur. Avlunun serinliğine yürüyorum. Çilli begonya, güzel kızım. Küpelerini takmış hazırlanmış. Bir karanfil kopartıp kulağımın arkasına yerleştiriyorum. Ölmüş kocam geliyor aklıma. Bütün ölmüşler için mırıldanıyorum. Kimse uyanmadan bir kahve. İzmariti aynı yere saklarım her sabah. Mutlu muyum mutsuz mu düşünmedim hiç. Kızgınlığımı bilirim, sevindiğimi bilirim, kırgınlıklarımı tanırım ama mutlu muyum bilmem. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Şimdi bu öğlen sıcağında, hiç yaşamadığım ve çoktan yitip gitmiş bu hayatın içine süzülüyor, derin nefesler alıyorum. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Bana kim olduğumu soruyorsun. Sana kim olduğumu anlatıyorum işte. Yaşlı bir kadınım ben. Bedenim her gün biraz daha kırışıyor, çürüyor. Genç adam. Kendisini yaşlı bir kadın gibi anlayabilecek bir kıza sevdalanma hevesinde. Kursağı kilitli. Gardiyanlar! Bütün kapıları kapatın. Kimlik kontrolü yapmadan giriş yasak. Ya çıkış? </div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-59629810591551781832013-11-10T16:19:00.000+02:002013-11-10T16:19:03.460+02:00AZ PİŞMİŞ
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">Dünyanın en büyük çöllerinden birinde, tuz taşıyan
kervanının başında, hırçın devesiyle tek vücut, gözlerini kısmış uçsuz bucaksız
kuma bakıyor. Yirmi gündür yoldalar. Yirmi yıldır. Yirmi yıl daha. Onunla benim
aramda ne var? Seninle benim aramda ne var?<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-size: large;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">Anneannem -ki dünyanın en iyi anneannesi olduğunu söyleyecek
değilim- derdi ki; insanları çok kızdırırsan dilini keser, yedi dağın en yükseğindeki
yedi kuyudan birinin içine atar, suya düşen dilini bulman için yedi deveyi
yanına verir, seni ömür boyu sürecek bir arayışa gönderirler. Günlerin geceye,
gecelerin yakıcı bir güneşe dönerken, bir zamanlar ormanın en şen kuşu gibi
rahatlıkla çıkardığın sesleri çıkarabilmek için, sarı sessizlikte yol alır,
acıların en fenasını çekersin. Gırtlağından çıkardığın sesleri, ölmekte olan
bir hayvanın son yakarışları olarak duyan leş yiyiciler etrafını sarar. Bir insanın
yalnızlığı kadar üzücü ne var bu hayatta? Hikayesini anlatamayan insan ne için
yaşar? Sen hangi hikayeyi anlatmak için yaşıyorsun?<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<span style="font-size: large;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">Yola çıkmadan yedi gün bekledim. Ağaran güne, öldüren geceye
dualar ettim. Ağladım ağladım uyandım. Toprağın içinden geçip ölülerin mekanına
ulaştım da sofralarına ortak olup karnımı doyurdum. Dünyada korktuğum
iğrendiğim hiçbir şey kalmayana kadar iğrendim, korktum. Yedinci günün
sabahında, develerin en büyüğünün üstüne atladım ve küçük kervanımla yola
koyuldum. Geçtiğim ormanlar koyu, nehirler derin, dağlar yüksekti. Günler
günleri, aylar yılları kovaladı. Gün boyunca hiç durmadan yol alıyor, her gece
aynı ağacın altında konaklıyor, aynı rüyayı görüyor ve o lanetli kuyuya
yaklaştığımı hissediyordum. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri; font-size: large;"> </span></o:p><span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">Bir gün, yıllardır benimle birlikte yaprakların, göğün ve
güneşin altında hep uzaklara bakarak hiç durmadan yürüyen develerimden biri
öldü.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri; font-size: large;"> </span></o:p><span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">O an yaşlandım. Ellerim buruştu, kamburum çıktı, büzüldüm. İlk
kez yola çıkmadım. Ağacın altında durdum. Zaten olmuş olan oldu o an. Zaman
beni zalim kollarına arasına alıp derin bir uykuya saldı. Rüyamda yaşlı bir
kadın vardı. Büyük bir kazanda beyaz bir şey pişiriyordu. İyi miydi kötü müydü
anlayamadım. Bitip gideceğini, çoktan gittiğini, tutamayacağımı anladım.
Sözlerimin hepsini bir çuvala tıkıştırıp derin bir çukur kazdım. İnsan ölmeden
önce kelimelerini gömmeli. Toprağı düzeltip üstüne bir fidan diktim. Geri
geldiğimde fidan, her gece altında konakladığım o ulu ağaca dönüşmüştü. Kendimi
ağacın altında uyurken gördüm. Yıllardır süren bu bitmek bilmez yolculuğa
rağmen huzurlu görünüyordum. Kendimi sevdim. İçimi bir mutluluk kapladı. Bunu
kendime söylemek istedim. Konuşmaya çalıştım ve gırtlağımdan çıkan hırıltılarla
birden fark ettim. Dilim yoktu. Uyandım. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri; font-size: large;"> </span></o:p><span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">Deveyi gömmek için büyük bir çukur kazmam iki günümü aldı.
Gün ağarırken yola koyulmak üzere eşyalarımı topladım. Mezarın üzerinde toprağa
düşmüş tohumlar gördüm. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ağaca baktım.
Lodosla birlikte salınıyordu. Savrulup gitmemeleri için tohumların üstünü
toprakla örttüm. Hava ısınmaya başlıyordu. O an ne kadar üşümüş olduğumu fark
ettim ve güneşe rağmen bütün gün titredim. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri; font-size: large;"> </span></o:p><span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">Eve vardığım zaman gece olmak üzereydi. Anneannem ocakta süt
kaynatıyordu. Bir şey demedi. Masanın üstü yazıp yazıp karaladığım kağıtlarla
doluydu. Hepsini alıp bir çuvala doldurdum ve bahçedeki kör kuyunun içine
attım. Suya düşen çuvalın sesini bekledim. Gelmedi. Ayaz başlıyordu. İçerideki ocağın
başına oturdum. “Bir bardak süt verir misin torununa?” dedim.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-19668520452797177572013-11-03T21:46:00.001+02:002013-11-03T21:46:47.247+02:00ÇİĞ
<br />
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">kapıyı çekip çıktım. imla kurallarının allah belasını
versin. içime tıkıştırmaya çalıştığım dünya ağzımın kenarından çeneme doğru
süzülüyor. temizleniyorum. küçükken kimse öğretmedi mi sana; insanın kendini,
kendinden temizlemesi gerek. sifonu çekmeyi sakın unutma. su, geride bıraktığın
hatalarını alıp odaların yan duvarlarından, ayağının altından, kafanın
üstündeki tavandan, üstünlüğü bilmem ne onayı ile kanıtlanmış garantili
borularla geçirerek temizleyecektir. yerin altı unutmak istediğin her şeyi
saklar. ölüleri de. bazen, borularda bir sızıntı oluşur. kokunun nereden
geldiğini anlamazsın başta. o iğrenç kahverengi ıslaklık tavana yayılmaya
başlar. birinin bedeni çürür. içeriden. gün gün. saat saat. izlersin. çürümez belki
dersin. çürür. küçülür. rengi solar. kurur en çok. pul pul. ölünün ayakları kuş
ayakları. kıvrık. mor. soğuk. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri; font-size: large;"> </span></o:p></div>
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">git hadi okuma bunları. bunlar iyi gelmez insana. ellerine bakar
olursun. damarlarına. ölülüğüne. bir varmış bir yokmuş. sana fark ettirmeden en
önemli gerçeği o zaman söylemiş masalcı. bir var bir yok. lafa yoklukla
başlayıp, sonsuz mutlulukla bitirmek insanın büyük gücü. ayakta alkışlanır
böylesi. iyiler iyi. kötüler kötü. herkes ölü. son cümleyi çıkartıyoruz
metinden. her şeye yeniden başlamak lazım. soru: yas sürecinin aşamaları. süre yarım
saat. acıyı hizaya sokmak gerek. işimiz gücümüz, dönmesi gereken bir dünyamız
var. aş artık bunları. ey ulu akıl, sana sığmayan hiçbir şey kabulümüz değil. patoloji
bizim işimiz. hiç baktın mı sözlüğe pato ne demekmiş zamanlardan bir zaman? git
bak. hayır bakma. insanların aklına bunları sokmanın kime yararı var? akıl ve
düzen nişanlandı. kestik pastasını yedik. sen de ordaydın. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri; font-size: large;"> </span></o:p></div>
<span style="font-size: large;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: large;">söyleyecek hiçbir şeyi kalmayan insanın sessizliği canımı
acıtıyor. hayır yanlış söyledim. acımı hatırlatıyor. bir yazar var. unutmak için
hatırladı. çünkü daha genç. yaşamak istiyor. cümle yapıları, kurgular,
anlamlar. okurda merak uyandırmak şart. bu yıl yayımlanan kitabı ile ilgili
konuşmak üzere kendisini sahneye davet ediyoruz. göz ucuyla susuyorum. sahne. altı
lağım. her yerin altı lağım. patolojik bir durum. bilim buna bir çözüm bulmalı.
hatırladığında…</span> <o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;"></span>Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-57041193606139103182013-09-24T23:56:00.001+03:002013-09-24T23:56:47.058+03:00Etkileşimsiz (19)<span style="font-size: large;">UYANMAK</span><br />
<span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-size: large;">Uyumak gerekirdi ki uyanabilesin. Sırtını yataktan kaldırırken önce boyun omurları. Saçlarının yastıktan ayrıldığı an. Ayakların. Duvar. Gözlerin. Evet, önce onlar. Kapat, aç. Kapat. Yollar, yollar, rüzgar, bulut, çay. Ellerim anahtarda, parada, düğmeler, asansörler, koltuklar, kaşıklar ve hatta çatallar. Dişler, dudaklar, tırnaklar, rimeller, rujlar, cüzdanlar. Yanımda oturan yabancı adamın baldırı baldırımda. Ani bir fren. Elim bir kadının saçlarında. Pardon. Sinirli gözler. Parlak saçlar, renkli, yol yol. Sana bir yol var üç vakte kadar. Büzülmek istiyorum. Küçülmek. Görünmez olana dek ufalmak. Bir incir tanesi olmak. Rüzgar. Olsun, bulut yine olsun. Yollar olsun. Boyun omurları olmasın, saç yastıktan ayrılmasın, kan vücuttan çekilmesin. Kaç kez daha uyanacağım?</span>Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-64695161256002838872013-09-24T00:02:00.000+03:002013-09-24T00:02:34.037+03:00Etkileşimsiz (18)<br />
<span style="font-size: large;">KUCAK</span><br />
<span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-size: large;">Hiçbir öyküde dikiş tutturamayan birinin öyküsünü yazarken çıkmıştık evden. Biiir, kiiii ve hadi üç de benden olsun. Ama sen bir deyince dön yine de. Bekletme. Demezdin... Bir şey demezdin pek. Bütün inatların merkezindeydin. Ben sana bakmadığımın kanıtı olarak, gözlerimi gözlerine teyeller kuşları seyretmezdim. Bağlar ayrılığın habercisidir. Kirpiklerim yanaklarımdan yuvarlanıp koynuna düştüğünde olanlar olabilirdi. Hepsi öykücünün suçudur bak sana söylüyorum. Koynunu yazmayı unutmuş kederden. Yahut korkudan. Veya utangaç bu adam canım. 'Canım' lafın gelişi. Benim gelişimse rüzgarlı bir günde olacak. Yok daha neler! Bakacağız artık önümüze. Öykümüze ne yazıldıysa o. Kelimeler kucağımda bekliyorum.</span> Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-50245295527631740462013-09-16T00:06:00.000+03:002013-09-16T00:06:24.418+03:00Etkileşimsiz (17)<span style="font-size: large;">TEMEL</span><br />
<span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-size: large;">Kan içinde uyanıyorum. Terim döşeği eritmiş, oradan evin temellerine kadar gitmiş de haberim olmamış gece boyu. Gece uzun. Bir ucundan sen çekiyorsun, diğer ucundan ben. Karanlık seyrelir belki. Bize fizikte öyle okutmuşlardı temeli sağlam okullarda. Yok. Seyrelmiyor. Hayıflanıyorum Çünkü hayıflanmak sadece çocuk kitaplarında geçer. Uzaktan bakıyorum çocuğa. Bir el karnımı buruyor. Bir şeyler arıyor olmalı içimde. Gırtlak. Yutak. Sunak. Sen olsan yan yana koyar resmini yapardın seslerin. Bu sesler bana tek bir şey söylüyor. Tek bir şeyi söyleyemediğim için bir sürü ses çıkarıyorum. Bir ol diyor, bir öl. Sen kaç kez..?</span>Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-61799929380867130982013-07-29T13:43:00.000+03:002013-07-29T13:43:05.400+03:00Etkileşimsiz (16)<span style="font-size: large;">İLK</span><br />
<span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-size: large;">Gece yarısını çoktan geçmiş olmalı. Doğruluyorum. Öylece yüzüme bakıyorsun. Sesler gittikçe yaklaşıyor. </span><br />
<span style="font-size: large;">-"Hazırlan."</span><br />
<span style="font-size: large;">Verdiğin çaputları ağzıma yüzüme sarıyor, dolapta bulduğum birkaç parça peynir ve bir somun ekmeği çantama koyup kapıyı açıyorum. Ortalık günlük güneşlik. Ay bahçeye düşmüş, için için yanıyor. Ucundan kırıp saklıyorum. Yoksa kimse inanmaz. Koskoca ayın ne işi var bizim bahçede. </span><br />
<span style="font-size: large;">-"Kapıyı örtme."</span><br />
<span style="font-size: large;">Olur, ama bak şimdiden söyleyeyim, ben bu eve döneceğim. Öyle ya da böyle. Dönmeyi düşünmeden bıraktığım hiçbir yer olmadı bugüne kadar. </span><br />
<span style="font-size: large;">-"İsmail'in yanına git, seni sonra bulurum."</span><br />
<span style="font-size: large;"> Daha cümleni tamamlamadan arkanı dönüp gidiyorsun. Sonra. Sonra bulur beni. Son değil ya bu. Ali'ye sesleniyorum. Duymuyor. Yanına ulaşmak için kalabalığı yararak ilerliyorum. Bir emanetin var Ali. </span><br />
<span style="font-size: large;">Yürümeye başlıyoruz. </span><br />
<br />Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-22290019575185268832013-05-18T00:03:00.000+03:002013-05-18T00:03:23.924+03:00Etkileşimsiz (15)<span style="font-size: large;">MİNNET</span><br />
<span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-size: large;">Nefesini dinliyorum. Düzenli, hafif, ürkütmek istemez gibi yavaş. Senle ben bu odanın içinde yalnız. İki varken bir kalmama izin vermezsin diye bekliyorum. Tek ümidim bu. Sarılan kolların yok. Okşayan ellerin. Yanıma gelip uzanmıyorsun hiç. Uzanıp başını başıma, göğsünü göğsüme yaslamıyorsun. Ama izliyorsun ya beni. İşte bunu biliyorum. Dünyanın bilmemne meridyeni, kimbilir hangi ülkesi, hangi boylamında, olduğum o noktada, senin noktanın hemen yanında bir yerde bana bakıyorsun. Ben işte o zaman o noktada olduğumu biliyorum. Seni biliyorum. Beni biliyorum.</span> Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-40118155601634685872013-05-16T22:16:00.001+03:002013-05-16T22:16:55.097+03:00Etkileşimsiz (14)<span style="font-size: large;">AŞK</span><br />
<span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-size: large;">İş gitmekle bitse iyi. Dağınıklığın evin her yerine yayılmış. Oradan bir kağıt, buradan gözlüğün, tıraş bıçağın, kitapların derken toplamak günlerimi aldı. Üç büyük koli. Neyse ki eski evlerin gömme dolapları, tüm hayatı içine alacak kadar büyük. Karanlıklara atıyorum seni. Bir kahve yapıyorum. Koyu ve şekersiz. Sevdiğin gibi. İçimi yakan öfke nasıl dindi anlayamıyorum. Vazgeçmenin o şerbetli, ağır hüznüyle hafif bir uykunun kollarına bırakıyorum kendimi. Dehlizler tanıdık şimdi bana. Yıllardır indiğim gibi rahatça iniyorum dar ve kaygan merdivenlerden. Odalar, kapılar arasında bir oda, bir kapı. Kutulara sakladığım kolyeler, küpeler, yüzükler. Kendimi divana bırakıyor ve anlatmaya başlıyorum. Sırları olmayan kadına kimse aşık olmaz, biliyorum.</span> Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-63359538133687124582013-05-10T23:18:00.000+03:002013-05-10T23:18:55.408+03:00Etkileşimsiz (13)<span style="font-size: large;">SEN</span><br />
<span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-size: large;">Halbuki ben her akşam dizlerinde yatabilir, aynı rüyaları defalarca görebilirdim. Sen kıpırtısız oturabilir, dışarıdaki karanlığı seyredebilirdin. Anlamlar aramamız, her allahın günü şu lanet dünyaya alışmamız gerekmezdi. Ama sen her zaman planlıydın. Beni dizlerine yatırıp karanlıktan bahsettiğin günlerin sayısını bile belirlemiştin. Ben seziyordum. Seni durdurmak için uğraşıyor, ikna etmek için her şeyi istediğin gibi düzenlemeye çalışıyordum. İyileş diye büyüler yaptım, kurtulman için dünyanın en güçlü kahramanlarını seferber ettim, koştum, uçtum, atladım, bekledim, konuştum, sustum, durduramadım. Sen ölümdün. </span><br />
<br />
<br />
<br />Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-47029450796189138242013-05-09T11:44:00.000+03:002013-05-09T11:45:35.915+03:00Etkileşimsiz (12)<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;">ANLAM</span><br />
<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;">Sebep akşamın karanlığı mı, sessizlik mi, yoksa içimden söküp atamadığım bu boğucu, gri, yapışkan duygu mu bilmiyorum. Dehlizlerde yürüyorum. Loş, ıslak, pis dehlizlerde. Dar ve kaygan merdivenler, beni boşluğa fırlatıyor. En derinde hafif bir ışık. Kapılar. Hepsini tek tek açıyorum. Gördüğümü gördüğüm anda unutuyor, her anı tekrar yaşıyorum. Şimdi burada, başımın üstünde tonlarca ağırlıkta kayalar, kayalara oyulmuş odalar, odaları gizleyen duvarlar arasında, beni bunaltan hissin kaybolduğunu fark ediyorum. Şimdi burada tek şey var: Merak. Bu duygu, aşk kadar güzel. Dünyadan da eski bir kapıyı itiyorum. Kapının arkasında bir masa, masada sırrı dökülmüş bir ayna, önünde büyük kutular içinde envai çeşit kolyeler, küpeler, yüzükler... Aynadaki belli belirsiz görüntüme bakıyorum. Boynumu süsleyen kolyenin sahibini düşünüyorum. Bir zamanlar benim durduğum yerde durmuş, benim baktığım aynaya bakmış ve her şeyi geride bırakıp gitmiş bu kadının gördüklerini merak ediyorum. Hüzün, tüm şefkatiyle içimi dolduruyor ve huzur veriyor. Kuru dizlerinde uyanıyorum. Kıpırtısız duruyorsun. Yattığım yerden dışarıdaki ağaca bakıyorum. Kara kuş gitmiş. Bütün sorularımın bu kadını ünlediğini üzüntüyle anlıyorum. </span><br />
<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;"></span><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-46699872537924462792013-05-06T11:41:00.001+03:002013-05-06T13:52:16.495+03:00Etkileşimsiz (11)<span style="mso-ansi-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;"><span style="font-family: Times New Roman;">
</span><br />
</span></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="mso-ansi-language: TR;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">AYRILIK<o:p></o:p></span></span></span></span></div>
<span style="font-family: inherit; font-size: x-small; mso-ansi-language: TR;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="mso-ansi-language: TR;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR;"><span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Ayrılığın aynısı mı olurmuş? Aynılığın yarası mı olurmuş? Yaranın dili mi
olurmuş? Tuttum kopardım o dili. Sen rahat, ben üzgün. Susmam sana yer açacak
diye umutluyum. Bende her şey biter de bu umut bitmez diye umutluyum. Dağınıklığı
toplamam lazım. Oturduğun sedirdeki kelimelerden başlıyorum. Hepsini tek tek
yakalayıp bir kutuya koyuyorum. Biraz elim yanıyor. Bu kutuyu saklamalı mı
saklamamalı mı? Bunu bile soramam artık sana. Seni benden, beni senden ayıran
dil çıktı aramızdan. Şimdi bizi ne bağlayacak? Bahçede gri bir ağaç, ağaçta
kara bir kuş, kuşta gözlerim. Uçtu uçacak, gitti gidecek.</span> <o:p></o:p></span></span></span></span></div>
<span style="mso-ansi-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;"><span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;">
</span><o:p><br />
</o:p><br />
</span></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
</div>
<span style="mso-ansi-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">
</span><br />
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
</div>
<span style="mso-ansi-language: TR;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif;"></span><br /></div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-34864152689238156652013-04-28T22:54:00.000+03:002013-05-06T12:53:11.108+03:00Etkileşimsiz (10)<br />
<span style="font-size: large;"><span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif;">VAR<o:p></o:p></span></span><br />
<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;">Şimdi senden daha gerçek
bir şey yok bu odada. Söylenmiş ve söylenecek tüm sözler görünmez bir duvara
çarpıp dökülüyorlar. Cümleler kelimelere, kelimeler harflere, harfler
çığlıklara… Şimdi, tam şu anda, seninle benim aramdaki tek gerçek, ağzımın
içini bir yara gibi kaplayan bu çığlık. Bağır desem bağırır mısın benimle?
Dudaklarım elbirliği etmiş kapanmış birbirinin üstüne. Vermem acıyı dışarıya.
Sen de vermezsin. Burada bir alışveriş yok zaten. Etkileşimsiz bir yalan var.
Kayıp var. Kedi var. Ağaç, ölü, toprak, gemi, omzuma attığım şal, parmakların,
sen, soru, ben var. </span><br />
<br />
<span style="font-family: Calibri;"><br />
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<br />
<span style="font-family: Calibri;"><o:p><br />
<span style="font-family: Times New Roman;"></span><br />
<span style="font-family: Times New Roman;"></span> </o:p> </span></div>
<span style="font-family: Calibri;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
</div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-80657783133533547142013-04-11T22:31:00.000+03:002013-05-06T12:53:25.135+03:00Etkileşimsiz (9)<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;">UZAK </span><br />
<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;">O kadar yaşlısın ki bütün bedenin dile gelmiş, hikâyesini
anlatıyor sanki. Göğsünün hırıltısı çok tanıdık. Hala yaşıyor olduğunun
garantisi. Kuru bir ağaç gibi dikiliyorsun kapıda. Kemiklerinin üzerini
kaplayan deri, şefkatsiz de yaşanabileceğinin kanıtı. Bakamıyorum. Yalnızlığın,
yaşlılığın o buruk kokusu ile besleniyor. Birbirimize söyleyecek bir şeyimiz
var mı bilmiyorum. Başka bir türmüşsün gibi bakıyorum sana. Ölüm evlerden ırak
olsun. Ölüm benden uzak olsun. Usulca oturuyorsun. Sedir hiç gıcırdamıyor.</span> <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><o:p></o:p></span> </div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1449875695042906017.post-21395560955511837422013-04-10T13:26:00.001+03:002013-05-06T12:53:38.679+03:00Etkileşimsiz (8)<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;">YIKIM</span><br />
<span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="mso-ansi-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;"><span style="font-family: Times, "Times New Roman", serif; font-size: large;">Yıkım devam ediyor. Bütün
kent sessizce toprağa gömülürken, en büyük binalar en önce gidiyor. Koşuşturan insanlar
görüyorum, ellerinde evrak çantaları. Önemli işleri olduğu belli. Dönüp bakmıyorlar.
Kimse, bir şeylerin gömüldüğünü görmek istemiyor. Omzunda bir çanta var. İçinde
yazıların. Sen bakıyorsun. Bakmasan da biliyorsun. Tırnaklarının içi çamurla
dolu. Gecenin bir vakti ellerini dünyanın göğsüne saplamışsın yine, anlıyorum. Bir
ayağımı altıma alıyorum, bir elim kitabı tutuyor, sedir gıcırdıyor, evin yaşlı
tahtaları dile geliyor. Eski bir ninniyi dinliyorum. Bahçe kapısı tüm ağırlığı
ile yavaşça açılıyor.</span> <o:p></o:p></span></span></div>
Meryem T.http://www.blogger.com/profile/15599912706429225967noreply@blogger.com1