9 Ocak 2017 Pazartesi

KATİL

sen benim saklım ol bundan sonra. kimselere söyleyemediğim, gözüm gibi koruduğum, üzerine titrediğim ol. madem kimselere söyleyemedin beni, utandın, korktun, çekindin, şimdi ben de seni alıp en derinime gömüyorum o vakit. gözlerin karanlığa alıştığında anlat bana gördüklerini. saklı tutulmak insanı bilge yapar. gün ışığına çıkamazsın, çıkıp da yüzünü güneşe dönemezsin, loşluklarda durur görünmemeye çalışarak gözlersin. insanlarda kendine bakarsın, sende ne gördüklerine, gördüklerinde göremediklerine. onların bilemedikleri seni üzer. üzer. üzer. bilsinler istersin, bilirlerse daha çok, daha çok, daha çok... her şey daha çok sanırsın. değilse değildir ama sen hep sanırsın. ben çok üzüldüm. onların bilmedikleri her şeyimi çirkin sandım. soldum. sindim. şimdi sen de benim saklımsın sevgilim. bunu bilmeyeceksin hiç. solmayacaksın. sinmeyeceksin. öyle sanacaksın. içimde solgun bir umut var şimdi. öleceğine dair. 

VAR

odanın bir köşesinde eski spor ayakkabıların. kim bilir kimden kalma. bir köşede yüzyıllar öncesinden bir nefes. tavanın sağ köşesinde babaannenin gözü. dedenin hırıltısı camın buğusunda. her şey asılı saniyenin bir milyonda birinde. ben yokum hiçbirinde. o kadar başarılıyım ki yok olmakta, saniyenin milyarlarca birinde bile yokum artık. otuz beş senedir bu evdesin. bu evin duvarlarında, çatısında, penceresinde, eşiğinde, her yerindesin. sen var olmakta o kadar başarılısın ki bana yok olmak dışında bir şey kalmıyor. git dedin gidemedim. kal dediğinde yerleşemedim. o kadar varsın ki. yok olmandan korkuyorum. geçen her saniye seni belirginleştirirken beni siliyor. yüzüm tedirgin bir kuş. sana bakıyorum. uçup kaçacak bir bakış. uçup konmak isterken birden neden olduğunu hiç anlamadan pencereden kaçacak bir bakış. ürkekliğinden mi bilinmez. bu dünyada hiçbir şey bilinmez aslında. korkuyorum dedim anlasana.