İstediğimgibiolmayacak'ı
yazmak için masaya oturduğumda gözlerim kapanmaya başlamıştı. Böylesi
durumlarda karın ağrısı baldırlardan başlayıp dişlere kadar ilerler, kafatasını
avuçlarının içine alıp şefkatsizce okşar. Bedenim bütün düşüncelerimi geride
bırakarak bilincimi kapladı. Elimi kaldıracak halim yok. Haftalardır bu yazıyı
nasıl yazacağımı düşün-mü-yorum ve şimdi bile işte bunları yazıyorum. İnsanın kendinden
bahsetmesi ne zormuş.
Birisi sana hikayeni sorsa ne yapardın? Boş ver.
Bir eşiğin önünde durmuşsun. Üzerinde illa ki beyaz bir
şeyler var. Bir adım atsan geçeceksin, bir adım, bir kelime, iki cümle.. Olmuyor.
Kendini biraz ittiriversen yürümeye başlayacağını hissediyorsun ama sanki bir
şey tutuyor. Kim? Gidersem dönüşü var mı? Gidersem bıraktıklarımı bulur muyum
geride? İstediğimgibiolacak olmasından daha çok korkuyorum.
İstediğimgibiolmamışlar'a ne olacak o zaman? Değişmek ne kadar acı. İnsan
hastalıklarını bile bırakmak istemiyor.
Anladığımı sandığım her şey yavaşça belirsizleşirken, 'Bunu
sen istedin.' diyorum kendime. Şimdi dönüşü yok. Eski belirsizleşiyor,
değişiyor, kayboluyor, yitiyor. Ve sanki eğer ben bunu yazabilirsem. Eğer
yapabilirsem. İstediğimgibiolacak. Çok korkuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder